DEVAM:
25. İhramda Bulunan Kimsenin Av Etinden Yiyemediği Haller
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ أبِي
بَكْرٍ، عَنْ
عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ عَامِرِ
بْنِ
رَبِيعَةَ
قَالَ : رَأَيْتُ
عُثْمَانَ
بْنَ
عَفَّانَ
بِالْعَرْجِ،
وَهُوَ
مُحْرِمٌ فِي
يَوْمٍ
صَائِفٍ، قَدْ
غَطَّى
وَجْهَهُ
بِقَطِيفَةِ
أُرْجُوَانٍ،
ثُمَّ أُتِىَ
بِلَحْمِ
صَيْدٍ، فَقَالَ
لأَصْحَابِهِ
: كُلُوا.
فَقَالُوا:
أَوَلاَ
تَأْكُلُ
أَنْتَ ؟
فَقَالَ :
إنِّي لَسْتُ
كَهَيْئَتِكُمْ،
إِنَّمَا
صِيدَ مِنْ أَجْلِي(
Abdurrahman b.
Amir b. Rebia'dan: Osman b. Affan'ı bir yaz günü Arc'da ihramlı bir vaziyette gördüm.
Yüzünü kırmızı renkli yünden yapılmış, saçaklı bir örtüyle örtmüştü. Sonra
kendisine av eti getirildi. Arkadaşlarına:
«— Yiyiniz!»
dedi. Onlar:
«— Sen yemiyor
musun?» diye sordular. Osman (r.a.):
«— Ben sizin
durumunuzda değilim. Bu av benim için avlanmıştır» cevabını verdi.